22 Mart 2009 Pazar

SOFİSTİKE SATRANÇ OYUNCULARI

Profesyonel satranç oyuncuları içerisinde farklı bir tarzı olan oyuncuları daha çok seviyorum. Profesyonel satrançcı için farklı olmak şu demek: normal bir insanın zevklerine ve yaşam anlayışına sahip olabilmek. Ünvanlı büyük oyuncuların birçoğunun moron olduğu gerçek. Bunlar başka bir dünyada yaşıyorlar sanki: 64 kareyle çevrili dar bir dünyada. Bütün gün tahta başında (ve bilgisayar destekli olarak tabii) çalıştıklarını, yaşamlarının yeme, içme, tuvalet ihtiyacı ve uyuma dışında satrançla geçtiğini bilmekteyiz.

Ama gerçekte hepsi böyle değil ve işte bunlar daha çok saygı duyduğum oyuncular.

Garry Kasparov: Çoğu kişiye göre tüm zamanların en büyük oyuncusu olan Kasparov şimdilerde siyasete soyunmuş durumda. Rusya'da Putin'e ve onun yönetimine karşı çıkanların başında geliyor. Geçtiğimiz aylarda ansızın tutuklanmış ve bir süre cezaevinde kalmıştı. Satrancın zirvesine ulaşan bu güçlü kişiliğin, şimdi de politikanın zirvesine çıkma yolunda verdiği savaş gerçekten de takdire şayan. Kasparov ayrıca haftanın belli günlerinde Fitness yapıyor.

Putin'i devirmek için işbaşında bir satranç şampiyonu.

Jose Roul Capablanca: Eski dünya şampiyonlarından Capa, Hollywood yıldızlarını aratmayacak yakışılılıkta bir adamdı ve maçlara saçlarını jölelemeden, çok şık giyinmeden asla çıkmazdı. İlginçtir, yıllarca satrancın zirvesinde kalmış olan Kübalı, satranç çalışmayı sevmez, klasik profesyonel satranç oyuncuları gibi maçlara çıkmadan önce saatlerce hazırlık yapmazdı. Hatta birçok satranç uzmanına göre o, eğer satranç çalışmış olsaydı, tüm zamanların en güçlü oyuncusu olabilirdi. Capablanca Sovyetler Birliğin'de bir Rus rakibini (sanırım Botvinnik idi) yendikten sonra kendisiyle röportaj yapmak isteyen gazetecileri reddeder ve şöyle der: "Üzgünüm, Bolşoy balesine yetişmeliyim!"



Mark Taimanov: Tek kelimeyle inanılmaz bir insan! Küçükken filmlerde oynayan ve geleceğin en büyük aktörlerinden birisi olarak lanse edilen, piyano çalan, daha sonra klasik müzikle uğraşan Taimanov, aynı zamanda satranç tarihine damga vuran oyunculardan birisi oldu. Che'nin yakın arkadaşı olan Taimanov, Dünya Şampiyonu olamayan ama buna en çok yaklaşan oyunculardandır ve kendi ismiyle anılan açılış varyantları vardır. O da satrancı zevk için oynardı: egolara, hırslara son derece karşıydı. Hayatı için şu link oldukça faydalı: http://www.satrancokulu.com/dunyadan-satranc-haberleri/124-mark-taimanov-80-yaa.html

Emanuel Lasker: 27 yıl dünya şampiyonluğu ünvanını koruyarak bu alanda kırılması güç bir rekorun sahibi olan Lasker, aynı zamanda ülkesinin önde gelen matematikçilerinden birisiydi. Bu zat-ı muhterem, polinom halkalarında Lasker-Noether teoremi olarak anılan bir teorem geliştirmiş. Ayrıca felseseyle de ilgilenen Lasker, Albert Einstein ile yakın arkadaştı. Lasker, satrançta psikolojinin önemine vurgu yapan ilk oyuncuydu.

Ölümü manşetlerde: marjinal bir satranççı: Boby Fischer

Boby Fischer: Bir ikon! Amerikalı Fischer 70'lerde soğuk savaş döneminde Sovyet rakibi Spassky'i yenerek dünya şampiyonu olduğunda, çoğu kişi bu olayı Amerikanın Sovyetlere üstünlüğü olarak vurgulamıştı. Satranç tarihinin tartışmasız en renkli kişiliği, ülkesi Amerikanın politikalarından öylesine nefret ederdi ki, hakkında tutuklanma kararı çıktığından dolayı yıllarca kaçak yaşadı. BM 90'lı yılların başında Yugoslavya'ya ambargo koymuş, ancak yasağı delen Fischer'in ABD'ye girişi yasaklanmıştı. 12 yıl kaçak yaşayan Fischer sonunda yakalanmış, 9 ay gözaltında kaldıktan sonra kendisine sahip çıkan İzlanda'nın vatandaşlığına geçerek ömrünün son yıllarını orada geçirmişti. Oyunlarındaki inanılmaz ve çözümlenemeyen/karmaşık pozisyonları "Fischer Humması" olarak adlandırılan Boby, 11 Eylül saldırıları olduğunda Filipinler'deki bir radyoya şu demeci verdi: "Ne güzel bir haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar, ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi işler tersine dönüyor... Amerika yeryüzünden silinmeli." Fischer hayatta en büyük iki tutkusunu ise şöyle adlandırmıştı açık yüreklilikle: "Satranç ve Porno."

Judit Polgar: Günümüzün en büyük satranç oyuncularından ve inanılması güç olsa da, o bir kadın! Erkek egemen bir dünyanın (satranç dünyası) içinde tek dişi kalmış canavar! Agresif oyunları, Kasparov'da dahil olmak üzere birçok baba oyuncunun pençelerinden kaçamamasına neden oldu. Satranç bir zeka oyunuysa, o da dünyanın en zeki kadınlarından birisi olsa gerek. Kadınların başarılarından kıvanç duyan feminist düşünce için iyi bir fenomen olabilir. Ona saygı duyulması gereken nedenlerin en büyüğü ise, onun da moron olmaması! Mutlu bir evliliği olan Polgar, birkaç yıl önce, yeni doğacak çocuğuyla daha yakından ilgilenebilmek için satrancı geçici bir süreliğine bıraktığını açıklamıştı.

Gata Kamsky: Tatar asıllı ABD'li satrançcı, günümüzün en güçlü oyuncuları arasında yer alıyor. 2007 Dünya Kupası sahibi Gata, 99 yılında Hukuk okumak için bir anda satrancı bırakmış, yıllarca satrancın s'siyle bile ilgilenmemiş, iyi bir dereceyle okulunu bitirdikten sonra ise çok hızlı bir biçimde tekrar zirveye oynamıştır. Kendisi diğer üst düzey oyuncular gibi açılış bilgisine sahip değildir, çünkü satrancı çok umursamaz.

Peter Svidler: Rus satrançcı yıllardır ilk on, bilemedin ilk 20'nin içinde dolanıp duruyor. Satranç dünyasının en iyi oyuncularından birisi ve birçok satrançsever ona hayranlık duyuyor. Ancak Peter'ın hayattaki tek uğraşı satranç değil. O aynı zamanda bir kriket oyuncusu ve her zaman kulağında küpesiyle, sıradışı imajıyla ilgi uyandırıyor. Bir röportajında ise şöyle demiştir: "Genelde boş zamanlarımı eşim ve çocuklarım için harcarım."

Hiç yorum yok: