24 Mart 2009 Salı

GÜNLÜK YAŞANTIDA POSTMODERNİZM

Önce 19.yy sonları ile 20.yy başlarında mimarlık alanında ortaya çıkan postmodernizm, günlük yaşantıda kendini göstermeye başlıyor. Fakat, bu ani dönüşümden önce şu soruyu sormakta fayda var: insanoğlu modernizmi aştı mı?
İnsanlık genelinde ele alırsak, evet, modernizm aşılamamıştır, çünkü bırakın postmodernizmi, modernizm bile dünya çapına yayılamamış, belli bir küçük çerçeve içerisinde kalmıştır. Ve bununda en büyük nedeni, dünyadaki bölgesel, ekonomik adaletsizliktir.

Malumunuz, aç adamın modernizm falan neyine?
Beslenme ihtiyacı en temel ihtiyacımız, bunu sağlık olarak ta ele alabiliriz. İnsanın önce karnı tok olacak ki, sonra bir takım, yok modernizm, yok postmodernizm gibi olgulara kafa yorabilsin, öyle değil mi?
O yüzden dünyanın yarısı açlıktan kıvrılırken modernizm veya postmodernizm gibi konulara kafa yormak abesle iştigal geliyor bana; vicdanım rahatsız oluyor açıkçası. Modernizm olsun, postmodernizm olsun, bunlar üstyapısal kavramlardır, yani altyapısal (ekonomik) sorunlar aşılamadan bunlar ele alınamaz.

Entelektüel budalalıktan nefret ederim. Entelektüel budalalık, bir tür entelektüel özentiliğinden başka ne olabilir ki?. Hani günlük yaşamımızda karşımıza bolca çıkan tipler vardır ya, işte onlardan bahsediyorum. Şu, her kendini çok bilgili sanan bazı zavallılardan yani…

Her neyse…

Postmodenizmin günlük yaşantıdaki izlerine dair ipuçları, bazı elitist ve üst gelir grubundan, zengin kesimlerde kendini göstermiyor değil. Bu, aslında eski, klasik burjuva değerlerinin yerini, yeni bazı burjuva değerlerinin almasından başka bir şey değil. Birçoğu uydu kentlerde yaşayan bu insanların postmodern yaşantısında, dostluk, arkadaşlık, komşuluk gibi kavramlar, yerini bireyciliğe, sadece çıkarların egemen olduğu, oportünist ilişkilere bırakmış durumda.
Modernizmin öngördüğü klasik aile çekirdeği ve ilişkileri de, postmodernizm yaşantılarda itibar görmüyor. Artık kente top yekün göçmüş geniş aileler yerine, çoğu tek çocuklu küçük aileler mevcut. Ve bunlarında birçoğunda, karı kocalar boşanmış durumda. Uydu kentlerde yaşayan insanları incelediğinizde, kocasından boşanmış, tek çocuğuna kendisi bakabilen, iyi bir işi olan pek çok kadınla karşılaşacaksınız. Postmodernist yeni burjuva ahlakı, klasik bağlılık kavramını yerle bir ediyor. Tahammül etmenin sınırları, ikili ilişkilerde oldukça zayıflamış durumda.
Postmodern yaşam süren insanların zevkleri, tercihleri ve yaşam tarzları, kitle iletişim araçları ve medyanın sunduğu olanaklarla şekilleniyor. Postmodern yaşamlarda en büyük iki belirleyici; reklam ve pazarlama. Klasik, modernist burjuva ahlakı kendisine özgü ve özgün bir kültürel duruşa sahipti. Oysa postmodernist bir yaşam tarzında, sözgelimi insanın okuyacağı kitap dahi, kitapçıların belirlediği best-seller listelerine göre belirleniyor.
Güç, iktidar, para, bireycilik, popüler kültür, reklam, satış, kar, pazarlama, bencillik, vurdumduymazlık gibi postmodern yaşamın kavramları; ideoloji, diyalektik, felsefe, başkaldırı, bağlanma ahlakı, sosyal sorumluluk gibi klasik modernist değerleri yıkma eğiliminde.

Uzun lafın kısası, postmodernist yaşam kendi çizgilerini çizmeye hızlı ve emin adımlarla devam ediyor olsa da, modernizm gibi insanlığın çok az bir kesimini ilgilendirmesi sorunundan kurtulabilmiş değil.

Hiç yorum yok: