1 Ekim 2009 Perşembe

YANLIŞ KULLANILAN KAVRAMLAR


Bazı felsefi, sosyolojik ve politik kavramlar var ki, anlamları farklı olsa da ismindeki çağrışımları başka olduğundan halk arasında çoğu kez yanlış kullanılırlar. Bu, birçok insandaki merak duygusunun azlığından, garip bir kolaycılığa kapılarak araştırma zahmetine katlanamamasından kaynaklanıyor olmalı. Şimdi bu yanlış kullanılan kavramların bazılarına bir göz atalım:
Popülizm: Kuşkusuz bu kelimeyi duymayanımız yoktur. O yüzden “popülizm” kelimesinin hatalı kullanımına çoğu kez yolda yürüyen iki insanın konuşmasında dahi rastlayabiliriz. Sözgelimi iki genç kız yolda yürüyorlar ve magazin dünyasında olan son gelişmeler üstüne kafa yoruyorlar. Kızlardan birisi, atıyorum, X isminde mankenin son zamanlarda televizyonlarda çok görünmesinden rahatsızdır ve arkadaşına şöyle der: “Of, bu X’de amma popülist bir kadın!“ Ve hanım kızımızın üniversite öğrencisi olduğunu varsayabiliriz. Popülizm, gerçekte politika dünyasında kullanılan ya da kullanılması gereken bir terimdir. Siyasi iktidarların ya da partilerin, kendi çıkarları uğruna halkın zayıf ve hassas olduğu noktalar üstünden siyaset yapması demektir popülizm. Hatta sözlüklerde kelimesi kelimesine “halk yardakçılığı,“ diye yazar.
Konformizm: Bu felsefi kavramın, adının da çağrışım yaptığı gibi konforuna veya rahatına düşkünlük gibi algılanması, sorup sorgulamayan bir insan için doğal olmalı. Sözde entelektüel bir tip, kendini göstermek için bu kavramı kullanırsa şaşırmayınız lütfen. Örneğimiz bir üniversitenin kantininde geçen bir muhabbetten. Ama diğer örneğimizden farkı, buranın özel bir üniversite olması ve konuşanlarda “ tikky ” diye adlandırılan bir grup öğrenci. Bizim “ tikky “ ler günlük yaşam hakkında konuşurken aradan biri, kendini en akıllı ve en bilgili sananı şöyle der: “ Ben gelemem zor işlere abi, konformistim ben, rahatımı bozamam. “ Diğer arkadaşları bilmedikleri kelimeler söyleyen bu tikky’nin, yani türdeşlerinin kültürünü takdirle karşılarlar. Konformizm, başta dediğimiz gibi felsefi bir terimdir oysa ve toplumun kalıplaşmış gelenek ve adetlerine körü körüne bağlı olma durumunu ifade eder. Konforuna düşkünlüğü değil.


Konformizm,rahatına düşkünlük değil,yeniliklere kapalılık,gelenekçi bir körlük durumudur.


Hedonizm (Hazcılık): İşte, son zamanlarda gazetelerin sosyete sayfalarında sıkça rastlanan bir kelime. Kelimeye bakınca tahmin etmeniz zor değil; zengin insanların lüks ve para içinde yaşamalarına atıfta bulunuyorlar hiç şüphesiz. Ancak sıkı durun! İşin aslının yazılan çizilenlerle yakından uzaktan alakası yok.

Yemeğini böyle bir yerde yemek güzel elbet ama,Epikürcülük için buna gerek yok.

Hazcılık, Helenizm dönemi Yunan filozoflarından Epikuros’un öncüsü olduğu bir felsefi akım. O dönemlerde filozofların cevabını aradığı soru, insanın mutluluğa nasıl ulaşacağıydı. Epikorusçular, gerçek mutluluğun insanın içinden gelebileceğine inanıyorlar, her türlü maddi unsuru reddediyorlardı. Bir düşünün, Epikurosçular bir evin bahçesinde toplanıp, ucuz şaraplar içerek gerçek bir dostluğun tadını çıkartırlarmış. Yani yalan yanlış kullanımının tam zıttı. Sözgelimi, İstiklal caddesinde hayattan bir beklentisi olmaksızın gezen, ama insanlardan ve yaşamından haz alan bir ayyaş, pekala Epikurosçu olabilir. Epikurosçuluğun ne olduğunu Alain de Botton “Felsefenin Tesellisi“ isimli kitabının “Epikurosçuluk“ bölümünde çok güzel anlatır; ilgilenenlere duyurulur.
Kinizm: Örneğimiz bir diyalog biçiminde olsun. Yer ve zaman belirtmeye gerek yok. Bunlar iki ev hanımı, biri diğerine misafirliğe gitmiş, kahvelerini içerek dertleşiyorlar. (Bir yandan da, Tv’de kadın programlarından biri oynuyor) “Geçen bir yerde bir kelime gördüm şekerim: kinizm.“
“O da ne demek.“
“Bu da soru mu? Sende bir alemsin. Kin gütmek demek bu, şekerim; bence şu X’i izleyeceğimize birazda böyle şeylerle ilgilenip kendimizi geliştirmeliyiz. Ay, bu kocasının terk ettiği zavallı kadın değil mi? Dur be, açsana şunun sesini biraz.“
Şaka bir tarafa, Kinizm de, epikurosçuluğa çok benzeyen bir felsefi akım. Kinizm, insanın erdem ve mutluluğa hiçbir değere bağlı olmadan, bütün gereksinmelerden sıyrılarak kendi kendine erişebileceğini savunan bir öğretidir yalnızca; kinle, kin gütmekle falan yakından uzaktan ilgisi yoktur. Ünlü kinik filozof Diyojen'e göre mutlu olmak için bir fıçının içinde yaşamak yeterliydi.

İdealizm: Gene bir felsefi kelime. Yanlış anlamanın kurbanı hep felsefi terimler mi acaba? Bu kelimeyi bilmeyen ya da üstüne fikri olmayan yoktur. Bir genç, aklı başında, ÖSS sınavına hazırlanan, gelecekte büyük hedefleri olan bir genç bu. Kahvaltıda anne babasıyla oturmuş sohbet ederken, konu kendisinin geleceğine geliyor. Gencin gözleri parlıyor, “Benim çok büyük amaçlarım var, idealist bir insanım ben,“ diyor. İdealizm basitçe, bilgide düşüncenin ve duyuların önemine vurgu yapan ve materyalizmin (maddecilik) tam karşıtı olan bir felsefedir. Ama diğer yandan, bu idealist kelimesi verdiğimiz örnekteki gencin kullandığı biçimiyle de kabul edilebilir (en azından toplum içinde ve gündelik yaşantıda). Ancak bunu Hakkı Devrim’e sormakta fayda var, ben çok emin değilim.

Hiç yorum yok: