24 Aralık 2009 Perşembe

ELEŞTİRİDE DİYALEKTİK METOD

Bir görüşe katılmak veya katılmamak, o görüş hakkında bir düşünceye sahip olan kişinin tercihiyle alakalı bir tutumdur kuşkusuz. Ancak tarih var olageldiğinden beri bir olguya yaklaşımımızdaki rasyonel gerçeklik kullandığımız metodun diyalektik özelliği ile kendini gösterir.
Bir kere eleştirinin olduğu yerde X düşüncesinin karşısında bir Y düşüncesi olacağı kesindir; çünkü X fikrine katılmayan bir birey, bunu Y'yi ortaya koyarak çürütmeye çalışmak durumundadır. Böylece, hem diyalektik metodun doğal yasalarına uyulmuş olunur, hem de 'eleştiri' özsel niteliğininin dışına çıkmaz. Aksi takdirde, karşısında Y görüşünü bulamayan ve ortaya tüm açıklığıyla konulan X olgusu, gerçekliğine Y'nin mevcudiyetsizliği üzerinden katıksız bir meşruiyet kazandırmış olurdu.
Diyalektik düşünce biçiminin en belirgin özelliği işte burada, karşıtların ve benzerlerin bir arada bulunmasıyla ortaya çıkmakta. Diyalektik metoda göre X ve Y'yi ele alalım ve bunların her ikisini de birer olgu olduğunu kabul edelim: X ortaya çıkışı itibariyle tez, Y ise anti-tez oluyor bu durumda. Bu iki olgu diyalektik bir ilişkiye girdiği an, birbirini kabul etmeyecekleri gibi, reddedemez de. Diyalektiğin temel yasasına göre iki olgu birbirinin hem karşısındadır, hem de birbirini kapsar çünkü.
Hayatta herşeye katılmak ve herşeyi körü körüne kabul etmek durumunda değildir insan, çünkü bu onu, hayatı ancak kendisine çevre ve toplumsal faktörlerce enjekte edilen dogmalarla algılamasına yol açardı. Öte yandan, çevremizdeki her türlü olguya eleştirel, ama diyalektik bir açıdan bakmak, eleştirdiğimiz şeyin karşısına koyduğumuz düşüncenin gerçekliğine katkıda bulunabilir.

Hiç yorum yok: